5 Mayıs 2009 Salı

Su Ve Dua

Su insan hayatının en önemli vazgeçilmezi... Susuz edemiyoruz. İnsan vücudunun ve yeryüzünün dörtte üçü, meyvelerin ise yüzde 90’a yakını sudan oluşuyor. Aslında her birimiz ‘su içinde’ yaşıyoruz. Hücrelerimiz ince bir zarla çevrelenmiş birer su küpüne benziyor. Bu küçücük küpler içindeki her şey su içinde oluyor. Su hayatımızın bu kadar merkezinde olduğu halde, suyu hep varmış varsayıp üzerinde düşünmeye bile değer görmüyor olabiliriz. ‘Sudan ucuz’ pek az şey var gündelik hayatımızda. Sözüm ona, su basit bir madde. Sıradan bir molekül. Önümüz sıra akıp giden, cansız, duygusuz bir şey.
Öyle mi?
Japon araştırmacı Dr. Masaru Emoto’nun on yılı aşkın bir süredir gördükleri, suyun hiç de duyarsız, cansız, sıradan bir şey olmadığını düşündürüyor. Su, sesi dinliyor, söze kulak veriyor, çevredeki duygu atmosferini yüzüne yansıtıyor. Deyim yerindeyse üzülüyor, küsüyor, seviniyor.
Emoto’nun yaptığı çalışmalar su moleküllerinin ve atomlarının bir insan duyarlılığına sahip olduğunu resmen ortaya koyuyor. Emoto’nun bugünlerde dünyanın çeşitli şehirlerinde heyecanla sergilediği çarpıcı görüntüler herşeyi anlatıyor.
Dr.Emoto her bir maddenin kendine özgü bir manyetik alanı olduğu gerçeğinden yola çıkmış ve ilk olarak suyun manyetik alanını incelemeye başlamış. Emoto, herşey gibi su moleküllerinin de manyetik alanının elektronların atom çekirdeği etrafındaki dönüşlerinden kaynaklandığını hatırlatıyor. Elektronların dönüşü ve dolayısıyla da suyun manyetik alanı, çevredeki ses dalgalarından etkilenebilir miydi? Konuşulan sözlerin içeriğinin olumlu yada olumsuz olması suyun manyetik alanını dolayısıyla moleküler ve atomik yapısını etkileyebilir miydi? Emoto mikroskopla fotoğrafını çektiği su kristallerine bakarak bu sorulara kesin bir ‘evet’ cevabı veriyor.
Emoto ve ekibi ilk olarak suya müzik dinletmiş. Bir miktar arıtılmış suyu birkaç saat farklı müzikler yayınlayan iki hoparlörün önünde bekletmişle, sonra bu suları dondurarak su kristallerinin fotoğrafını çekmişler.
Emoto’nun ekibi su moleküllerinin insan sözünün içeriğinden nasıl etkilendiğini görmek için Fujiwara Barajı’ndan topladıkları suya dua okumuşlar. Su kristalinin duadan önceki biçimi ile duadan sonraki biçimi arasında belirgin bir farklılık gözlemlemişler.
Suyun tüm bir hayatı yakından ve derinden etkilediğine dikkat çeken Dr.Emoto, negatif duygularla içilmiş suyun yada negatif duygularla yüklenmiş suyun canlı bedeni içindekilere adı konmamış zararlar verebileceğini belirtiyor. Canlı bedenleri büyük oranda su içerdiğine göre, negatif duyguların, sözlerin ve müziklerin kanser oluşumuna zemin hazırlayacak derin moleküler değişikliklere de yol açabileceğine dikkat çekiyor.

Kaynak: Aralık 2005-Sayı:348-Zafer Dergisi

Hiç yorum yok: